A. GİRİŞ
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi; bilginin serbest yayılımı ve bireysel self determinasyon arasında bir denge oluşturma ihtiyacını getirmiştir. Bu denge literatürde “bireyin geçmişte hukuka uygun olarak yayılmış ve doğru nitelikteki bilgilerinin zamanın geçmesine bağlı olarak erişimden kaldırılmasını ya da gündeme getirilmemesini talep edebilmesi hakkı” olarak tanımlanan unutulma hakkı ile sağlanmıştır. Unutulma hakkının üç yönü vardır: hukuki geçmişin unutulma hakkı, veri koruma mevzuatı tarafından tesis edilen unutulma hakkı ve hala tartışmalı olan dijital unutulma hakkı.
Bu yazı; unutulma hakkını, iç mevzuatımız, yabancı mevzuatlar ve Kişisel Verileri Koruma Kurulunun (“Kurul”) 23.06.2020 tarihli ve 2020/481 sayılı kararı[1] (“Karar”) doğrultusunda değerlendirir.
B. İNTERNET GİZLİLİĞİ
İnternet gizliliği kavramındaki gizlilik mahremiyetin başka bir boyutu olan bireysel özerkliğe, seçim yapma, bilinçli kararlar alma, diğer bir deyişle kişinin hayatının farklı yönlerini kontrol etme kapasitesine atıfta bulunur. İnternet bağlamında bu mahremiyet boyutu, bilgisel özerklik veya bilgisel self determinasyon anlamına gelir. İnternet vasıtasıyla bireylerle ilgili çok miktarda bilgi işlenir. Bu işlenen kişisel veriler sıklıkla açıklanır, dağıtılır, paylaşılır, indirilir, kaydedilir ve kullanılır. Bu anlamda, bilgisel self determinasyon, kişisel verilerle doğrudan ilişkilidir. Bilgisel self determinasyon, kişinin kişisel verileri üzerindeki kontrolü, bireyin kendisiyle ilgili hangi bilgilerin, kime ve hangi amaçla ifşa edilebileceğine karar verme hakkı anlamına gelir.
Avrupa’da “bilgisel self determinasyon” kişisel verilerin korunması hakkı olarak tanınmış ve korunmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gizliliğin bu yeni boyutunu madde 8’de ele almıştır. Avrupa Konseyi 108 Sayılı Sözleşmesi 1981’den beri kişisel verilerin otomatik olarak işlenmesine ilişkin koruma hakkını tesis etmiştir. Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi, veri koruma hakkından özerk bir hak olarak bahseden ve bu itibarla korunan temel özgürlükler ve hakların ilk genel uluslararası bildirgesidir. Bu bildiri 8.1. maddesinde herkesin kendisi ile ilgili kişisel verilerinin korunmasına hakkı olduğundan bahseder. Son olarak, kişisel verilerin işlenmesine ve bu tür verilerin serbest dolaşımına ilişkin bireylerin korunmasına ilişkin 95/ 467 sayılı AB direktifi, çok ayrıntılı bir rejim sunmuştur.
C. VERİ KORUMA MEVZUATI İLE KURULAN UNUTULMA HAKKI
Daha önce belirtildiği gibi, teknolojik gelişmeler, veri kullanımının ve verilerin depolandığı ve işlendiği yerlerin çoğalmasına yol açmıştır. Elektronik araçlar, artan depolama kapasiteleri ve bilginin seçilmesi ve alınmasındaki olağanüstü verimlilik ile gittikçe daha güçlü hale gelmiştir. Teknik ilerlemeyi engellemek için değil, durumu yeniden dengelemek için yeni gelişmelere bir çerçeve sunmak amacıyla veri koruma mevzuatları ortaya çıkmıştır.
Unutulma hakkının ikinci yönü, bu veri koruma mevzuatlarından kaynaklanmaktadır. Farklı ilkelerle, bu mevzuatlar nelerin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilebileceğini düzenler. Bu bağlamda unutulma hakkı genişletilmiş ve artık yalnızca yargı geçmişiyle bağlantılı değil, herhangi bir kişisel verinin işlenmesi için de geçerli hale gelmiştir.
Veri koruma rejiminin temel ilkelerinden biri amaç ilkesidir. Bu ilke, kişisel verilerin belirli, meşru ve şeffaf bir amaç için işlenmesi gerektiğini belirtir. Unutulma hakkı ise doğrudan bu ilkeden kaynaklanmaktadır. Amaç ilkesinden kaynaklanan unutulma hakkından yararlanmak için veri sahibinin herhangi bir şey yapması gerekmez. Veri işleme faaliyeti amacına ulaşıldığında kişisel verilerin silindiğini görmesi gereken veri denetleyicisidir. Unutulma hakkına ulaşmanın bir başka yolu da veri koruma mevzuatı tarafından belirlenmesi ve ardından haktan yararlanma gayesini veri sahibinin inisiyatifine bırakılmasıdır.
D. KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KURULUNUN 23/06/2020 TARİHLİ VE 2020/481 SAYILI KARARI DOĞRULTUSUNDA UNUTULMA HAKKI
Kurul’a intikal eden olayda, ilgili kişiler 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) hükümleri kapsamında çeşitli medya kuruluşlarına ait internet sitelerinde yer alan haberlerde geçen isim ve soy isimlerinin silinmesini ya da haberlerin silinmesini ve bunun yanı sıra söz konusu gazete arşivlerinin arama motorları tarafından indekslenmeyecek şekilde teknik düzenlemeye tabi tutulması hususunda gerekli kararların alınmasını talep etmektedirler. Bu noktada taleplerin “Unutulma Hakkı” kapsamında bir bütün olarak kurulca değerlendirilmesi söz konusudur.
Anayasa’nın 20’nci maddesine 2010 Anayasa değişikliği ile eklenen “(…) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmü ile bireylere kişisel verilerin silinmesini talep etme hakkı tanınmıştır. Öte yandan Kanun ile de kişisel verilerin işlenmesinde uyulması zorunlu ilkeler sayılmış ayrıca Kanun’un 11’inci maddesinde ilgili kişiye kişisel verilerin silinmesi veya yok edilmesi hakkı tanınmıştır. Kanun’un 7’inci maddesinde ise kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi düzenlenmiş, söz konusu hükümde; Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel verilerin resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silineceği, bu hususta diğer kanunlarda yer alan hükümlerin saklı olduğu ve buna ilişkin usul ve esasların ise yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) çıkartılmış ve bu yönetmelikte veri sorumlusunun kişisel verilerin silinmesini sağlamaya yönelik olarak gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Ancak belirtelim ki Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce dahi “unutulma hakkı” yargı kararlarına konu olmaktaydı. Anayasa Mahkemesi’nin 03.03.2016 tarihli ve 2013/5653 Başvuru Numaralı Kararında[2], internet haber arşivinde bulunan bir haberin içeriğinin yayından kaldırılması talebine ilişkin olarak “bireyin geçmişte haber yapılmış ve gerçeğe aykırılığı ileri sürülmemiş davranışlarının artık hatırlanmasının engellenmesinin” hukuki mesele olarak ele alındığı görülmektedir. Kararda ayrıca unutulma hakkını etkin kılacak yöntemlerden de söz edilmiş ve kişisel verilerin silinmesine ve anonim hale getirilmesine yapılan atıfla erişimin kısmi olarak engellenmesi ve kişi ile haber arasında bağlantının koparılması yollarıyla unutulma hakkı ile basın özgürlüğü arasında nasıl denge kurulabileceğinin gösterilmiştir. Ayrıca Karar’dan Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce silme ve anonim hale getirmenin unutulma hakkını hayata geçirmeye yönelik bir yöntem olarak ifade edilmesinin önemli olduğu, Yüksek Mahkeme’nin unutulma hakkına bir üst kavram olarak yaklaştığı, silme ve anonim hale getirmeyi ise bu hakkı tesis etmeye yönelik bir yol olarak sunulduğu anlaşılmaktadır.
Unutulma hakkına ilişkin olarak Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra verilen Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 05.06.2017 tarihli E. 2016/15510, K. 2017/5325 sayılı kararında da Kanun’a atıf yapılmasa da unutulma hakkının kişisel verilerin korunması hakkı içinde ele alındığı anlaşılmaktadır.
Unutulma hakkının uygulanmasında mevzuatımızda kavramsal olarak söz konusu hakka yer verilmemiştir. Karar’da; hukukumuzda unutulma hakkını sağlamaya yönelik araçların bulunduğu belirtilmiş ve bu araç düzenlemeler örneklenmiştir. Bu düzenlemelerle unutulma hakkının ayrı bir hak olarak tanımlanmasına gerek olmadığı; öte yandan unutulma hakkını sağlamaya yönelik olarak veri işleme faaliyetinin durdurulması, silme, yok etme veya anonim hale getirme ile indeksten çıkarma işlemlerinden somut olaya göre en uygun olan araca karar verilebileceği, zira unutulma hakkı içinde pek çok hakkı barındıran bir üst kavramken, sayılanların bu hakkı tesis etmeye yönelik araçlar olarak ele alındığı ve bu araçların Kanun’la hedeflenen gayenin gerçekleşmesine de katkı sunabileceği değerlendirilmiştir.
Bu çerçevede, Kurul kendisine yapılan, kişilerin unutulma hakkı kapsamında ad ve soyadları üzerinden arama motorlarından yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik taleplerin Kanun’da ve ilgili alt düzenlemelerde herhangi bir açık hükme yer verilmediğinden, bu nitelikteki başvuruların ne şekilde ele alınacağı değerlendirmesi yapılmıştır. Bu değerlendirmeler çerçevesinde; Kurul’a bu şekilde intikal eden başvurularda “Unutulma Hakkı”nın bir üst kavram olarak ele alınması suretiyle Anayasanın 20’nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü ile Kanun’un 4’üncü, 7’nci ve 11’inci maddelerinde ve Yönetmelik’in 8’inci maddesinde yer verilen düzenlemeler çerçevesinde değerlendirileceğine, yine Kurul’a yapılan başvurularda yer verilen arama motorlarından ad ve soyadı ile yapılan aramalarda kişinin kendisiyle bağlantılı sonuçlara ulaşılmamasını isteme hakkının indeksten çıkarılma talebi olarak nitelendirileceğine karar verilmiştir.
Kurul’un söz konusu kararının ardından, kişilerin ad ve soyadı ile arama motorları üzerinden yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılmasına ilişkin değerlendirmede öncelikli olarak dikkate alınacak kriterler belirlenmiştir. Bu kriterler ihtiyaç duyulması halinde güncellenebilecek olup, bu kriterlerin veri sorumlularına yapılacak başvuruların değerlendirilmesinde de dikkate alınmasının yararlı olduğu belirtilmiştir.
Bu kriterler incelendiğinde, ilgili kişinin kamusal yaşamda ayırt edilebilir bir rolü olup olmadığının değerlendirmede önem arz ettiği görülür. Kamusal yaşamda rolü olan vatandaşların başvuruları, ilgili kişilerin bilgilerine erişimde daha fazla kamu yararının söz konusu olması sebebiyle ayrılır. Bu başvuruların değerlendirilmesinde ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleri ile arama sonuçlarından elde edilen bilgilere erişimde toplumun menfaati yarışır durumdadır. Siyasetçilerin, üst düzey kamu yöneticilerinin, iş adamlarının, ünlü sanatçı ve sporcuların, dini liderlerin ve bazı meslekleri icra ettiği için kamusal hayatta rol oynadıkları kabul edilen kişilerin adları ile ulaşılan arama sonuçlarındaki bilgilerin kamunun bilgisine sunulmasını gerektiren bilgileri de içerebileceği düşünüldüğünden, kamusal yaşamda rolü olan ilgili kişilerin başvurularının kabul görme olasılığı daha düşük olsa da; ilgili kişilerin özel yaşamı ile ilgili bilgilere ilişkin başvuruların arama sonuçlarından kaldırılma olasılığı yüksektir. Özel yaşama ilişkin veriler söz konusu olduğunda kamusal yaşamda rolü olan kişiler hakkında da arama sonuçları kaldırılabilir.
Arama sonuçlarına ilişkin bağlantının kaldırılma talebinde, kendisine ait bilginin yayımlanması sırasında yasal olarak reşit olmayan kişinin talebinin kabul görme olasılığı yüksektir. Çocuklara ilişkin taleplerin değerlendirilmesinde “çocuğun yüksek yararı” ilkesinin öncelikli olarak değerlendirilmesi durumu bu taleplerin kabul edilme olasılığını artırır. Unutulma hakkına ilişkin değerlendirmeler yapılırken söz konusu bilginin gerçeğe uygun olup olmadığı da önem arz eder. Bu bağlamda gerçeğe uygun olmayan bilgilerin kaldırılması olasılığı, gerçeğe uygun bilgilerin kaldırılması olasılığından yüksektir. Arama sonuçlarından bağlantı kaldırılmasına yönelik taleplerin değerlendirilmesinde dikkate alınan diğer bir kriter ise kişinin iş yaşamı ile mi yoksa özel hayatı ile mi ilgili olduğu konusudur. İş yaşamı ile ilgili bilginin kaldırılması talebi, özel yaşamı ile ilgili bilginin kaldırılması talebinden daha zor görülmektedir. Bu konudaki değerlendirme yapılırken; kişinin halihazırda aynı işi yapıp yapmadığı ve ilgili kişinin işine ilişkin yayımlanan verilerin olması gerekenden fazla bilgi içerip içermediği de incelenir.
Arama motorunda listelenen sonuçlarda suç niteliği taşıyan kişi hakkında hakaret, nefret söylemi içeren, onur kırıcı ya da aşağılayıcı ifadeler bulunan içeriklerin bağlantılarının kaldırılması hususunda veri sorumlusuna yapılacak başvurular reddedilirse ilgili kişinin bu yöndeki başvurularını mahkemeler vasıtasıyla çözüme kavuşturulması yaklaşımı söz konusudur.
Arama motorlarından bağlantılarının kaldırılmasına yönelik taleplerde kabul görme olasılığını yükselten bir diğer kriter de bilginin özel nitelikli kişisel veri (hassas veri) olup olmadığıdır. İncelenen diğer kriterlerde ise; arama sonucunda ulaşılan bilginin kişi hakkında önyargıya sebep olup olmadığı, söz konusu bilginin kişi açısından risk doğurup doğurmadığı, bilginin kişinin kendisi tarafından yayımlanıp yayımlanmadığı, ilgili kişiye ilişkin bilgilerin yayımlanmasında yasal bir zorunluluk olup olmadığı ve ilgili kişiye ilişkin bilginin ceza gerektiren bir suçla ilgili olup olmadığının değerlendirilmesidir.
E. SONUÇ
Unutulma hakkı, yanlış bilgilerin düzeltilmesine ilişkin taleplere değil doğru ve hukuka uygun olarak yayılmış bilgilerin zamanın geçmesine bağlı olarak silinmesi, anonim hale getirilmesine yönelik taleplere bir çözüm niteliğindedir. Unutulma hakkı, veri koruma yasaları tarafından tanınmakta ve yasal olarak korunmaktadır. Bu hak iki ana ilkeyle şekillenir; işleme amacına ulaşıldığında kişisel verileri silme veya anonim hale getirme ve kişisel verilerin işlenmesine haklı bir şekilde itiraz etme hakkının veri sahibine tanınması. Unutulma hakkı mevzuatımızda bir düzenlemeye konu olmasa da bu hak Anayasa ve ilgili kanun maddelerine dayandırılarak hukukumuzun parçası haline gelmiştir.
Yararlanılan Kaynaklar
[1] https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/6776/2020-481
[2] https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/5653
[3] Yargıtay 19. Ceza Dairesi – E. 2016/15510, K. 2017/5325, T. 05.06.2017
[4] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu – E. 2014/56, K. 2015/1679, T. 17.06.2015
[5] Kişisel Verileri Koruma Kurulu – 23/06/2020 Tarihli ve 2020/481 Sayılı Kararı
[6] de Terwangne, Cecile. (2012) “Internet Privacy and the Right to Be Forgotten/Right to Oblivion”. Revista de los Estudios de Derecho y Ciencia Política de la UOC.