A. GİRİŞ
15 yıl önce, 21 Mart 2006 tarihinde kurulan Twitter’ın günümüz itibariyle dünya çapında yaklaşık; aylık 350 milyon, günlük 190 milyon aktif kullanıcıya sahiptir. Dünyanın dört bir yanından insanın iletişim kurabilmesini ve görüşlerini sunabilmesini sağlayan bu sosyal ağ platformu; 9 Ocak 2021 tarihinde dönemin 45. Amerikan Başkanı Donald Trump’ın hesabını 12 saat boyunca “şiddet eylemlerini daha fazla kışkırtma riski nedeniyle” geçici olarak askıya almıştır. Ancak 9 yıl önce, dönemin Genel Müdür’ü Tony Wang, Twitter’ı farazi bir “ifade özgürlüğü partisinin” mensubu olarak tarif ederken, platformda paylaşılan her türlü mesaja tamamen tarafsız yaklaştıklarını ifade ediyordu. Geçen yıllar içerisinde sosyal medya plotformları, toplumsal tartışmalara kolayca ev sahipliği yapabilmeleri ve ulaşabildikleri kitlelerin genişliği dolayısıyla, dijitalleşen dünyanın en önemli demokrasi araçlarından biri haline geldi. Yıllar önce toplumsal olaylar sırasında gerçekleşecek tartışmalara ev sahipliği yapacakları tahmin edilemeyen sosyal medya platformları, günümüzde seçim kampanyalarını dahi etkileyerek birçok görüşün milyonlarca kişiye ulaşmasına aracılık eder bir hale gelmiştir. Örneğin, birçok araştırmacı, Arap baharı denilen ve uzun süre etkisini devam ettiren olayların güç kazanmasındaki en önemli faktörlerin başında Twitter ve Facebook gibi sosyal medya platformları olduğuna hemfikir durumdadır.
B. SOSYAL MEDYANIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İLE İLİŞKİSİ
- İfade Özgürlüğü Nedir?
İfade özgürlüğü; insanların görüş, kanaat ve taleplerini serbestçe dile getirebilmeleridir. İfade özgürlüğü kullanılırken toplumsal baskı, dışlanma gibi toplum yoluyla gerçekleştirilen yaptırımlar söz konusu olabileceği gibi, ifade özgürlüğüne karşı en önemli tehdit, devletlerin ve diğer idari yapılanmaların uyguladığı kısıtlayıcı tutumdur. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde kabul edilen ifade özgürlüğünde devletlerin negatif yükümlülüğünün bulunduğundan söz edilmektedir. İfade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde mutlak bir insan hakkı olarak kabul edilmemiştir ve ancak yasalarla öngörülmüş belirli şartlar oluşmuşsa, hakkın özüne zarar vermeden, bu haktan yararlanılması kısıtlanabilmektedir.
- Sosyal Medya Platformlarının Düşünceyi İfade Etme Özgürlüğüne Katkıları
Temsili demokrasilerde her zaman farklı düşüncelerin yankı bulması, kimi düşünceler karşısında azınlık fikirde olan insanların kamuoyu oluşturması; ana akım düşüncelerin duyurulması ve çoğunluğun kamuoyu oluşturabilmesi ile karşılaştırıldığında çok daha zor olabilmektedir. Azınlığın ve farklı düşüncelerin ifade edilmesinin bir aracı olarak sosyal medya ağları, temsili demokrasilerin kimi sorunlarını çözmede büyük bir öneme sahiptir.
Aynı zamanda dünyanın birçok yerinde vatandaşlar hükümet yetkililerinin dikkatlerini sosyal medya üzerinden çekerek onlara ulaşma imkanı bulabilmektedir. Halkın yönetime daha aktif katılımının sağlanması, toplumsal sorunların su yüzüne çıkması ve halk tarafından çözüm önerileri sunulabilmesi gibi birçok faydanın sosyal medya platformları sayesinde gerçekleştiğinin söylenmesi gerekir.
- İfade Özgürlüğüne Yönelik Sivil Bir Tehdit: Sosyal Medya
Günümüz demokrasilerinin en önemli özelliklerinden birini oluşturduğu düşünülen özgürlükçü tartışma ve münazara ortamı dikkate alındığında, sosyal medya platformlarında paylaşılan bir iletinin sakıncalı olup olmadığının araştırmasını yapan sosyal medya şirketlerinin takındıkları tutum ve tarafsızlıkları çeşitli tartışmalara sebep olmaktadır. Toplumsal tartışmaların dilinin; kabul edilemez, sakıncalı, rahatsız edici olup olmadığının denetimini, hiçbir otoriteye hesap vermesi gerekmeyen özel hukuk tüzel kişilerinin gerçekleştirmesi modern demokrasilerin geleceği açısından tehlike arz etmektedir.
Silikon Vadisi’nin belli politikalara eğilimlerinin varlığının yaygın olarak kabul edilmesiyle birlikte, küresel boyutta sosyal, siyasal, hukuki etkiler barındıran çeşitli tartışmalara ev sahipliği yapan bu platformların; geçmişte, günümüzde ve ileride tüm dünyada ve kaçınılmaz olarak bünyesinde yaşanacak tartışmalara karşı duruşunun nasıl olduğu ve olacağı konusunda çeşitli kaygılar bulunmaktadır.
Twitter’ın adil olmaktan fazlasıyla uzaklaşarak yalnızca belirli görüşleri öne çıkardığını ve bu görüşlerin karşısında yer alan iletileri sansürlediğini veya kaldırdığını düşünelim. Bu durumda Twitter, adil bir hizmet vermediği gerekçesiyle daha az tercih edilmeye başlayarak zamanla eski popüleritesini kaybeder miydi, yoksa yalnızca belirli görüşten insanların bir araya gelerek, kendi balonları içerisinde iletişim kurduğu bir uygulamadan ibaret hale mi gelirdi? Her iki sorunun cevabı da evet olacaktır. Dışlanmış hissedecek kullanıcılar yeni bir sosyal medya platformunu talep edecek ve bu talebi karşılayacak yeni sosyal medya platformları ortaya çıkacaktır. Kaldı ki günümüzde “Twitter ve Facebook’un sosyal medyadaki tiranlığına alternatif, ifade özgürlüğü odaklı” olarak kendisini pazarlayan Parler adındaki sosyal medya platformu çevrimiçi olarak hizmet vermektedir. Ancak Parler, ana akım medya tarafından ifade özgürlüğünü, aşırı sağcı görüşlerini örtmek üzere bir araç olarak kullanmaları sebebiyle eleştirilmektedir. Parler dışında, aynı şekilde çoğunlukla Amerikalı muhafazakar çevrelerce tercih edilen Rumble ve Newsmax aktif olarak hizmet vermekte olan diğer sosyal medya platformlarına örnektir.
C. PLATFORMLARIN YAKIN GEÇMİŞTEKİ TARTIŞMALI UYGULAMALARINA VE KARŞI KARŞIYA KALDIĞI SORUNLARA ÖRNEKLER
- Irkçı İfadeler Karşısında Twitter’ın Tutumu
Twitter’ın politik tavrını kavramaya yönelik örnekler biri; 2018 yılında Amerikalı muhafazakar bir gazetecinin paylaştığı gönderi dolayısıyla hesabının geçici olarak askıya alınmasıdır. Söz konusu gazetecinin hesabı, bir başka gazetecinin “beyazlar” hakkındaki gönderilerinde yer alan “beyaz” kelimesini, “Yahudi” kelimesi ile değiştirerek paylaşması nedeniyle geçici olarak askıya alınmıştır. Twitter bu olayda hesabın yeniden kullanmaya devam edilebilmesi için bu gönderilerin silmesini şart koşmuş ve daha sonra gazeteci hesabını kullanmaya devam edebilmiştir. Ancak orijinal gönderilerin sahibi olan diğer gazeteci, “beyazlar” hakkındaki gönderileri dolayısıyla, platformda hiçbir yaptırımla karşılaşmamıştır. Bu olay yaşandığı dönemde sosyal medya platformunun, muhafazakar politikacı ve gazetecilere yönelik önyargılı olmakla eleştirilmesine sebep olmuştur. Twitter yetkililerinin açıklamasına göre orijinal gönderiler, nefret söylemi politikalarının yenilenmesinden önceki tarihlere ait olduğu için platformdan kaldırılmaları mümkün olmamıştır.
- Amerika’daki Cumhuriyetçilere Yönelik Önyargı
2015 tarihine kadar Twitter tarafından; yüksek profile sahip, politik anlamda aktif kişilerin platformdan uzaklaştırılması söz konusu olmamıştır. Ancak 2015 ve 2019 tarihleri aralığında göze çarpan bir istatistik de hesabı kapatılarak platformdan uzaklaştırılan toplam 22 kullanıcıdan 21’inin, 2016 yılında yapılan Amerikan seçimlerinde muhafazakar parti adayını destekliyor olmasıdır. Hesabı kapatılan liberal parti adayı destekçisinin de hesabının kapatılma sebebi, başka bir kullanıcının gönderisini ekran görüntüsü olarak paylaşmasıdır ki söz konusu kural zaten Twitter tarafından yoruma açık olarak uygulanan bir kural değildir. Twitter’ın taraflı politik tutumlarından biri olarak gösterilen başka bir örnekse Amerikalı bir oyuncunun, platformda takipçilerinden, bir grup liseli çocuğun kimliklerini açıklamasını istemesi olmuştur. İnsanların kişisel bilgilerinin ifşa edilmesini teşvik etmesinin yanı sıra bu olayda söz konusu kişiler lise öğrencisidir ve herhangi bir şiddet eyleminde de bulunmamışlardır. Söz konusu oyuncunun bu eylemi sonucunda hesabı, platform tarafından hiçbir yaptırıma tabi tutulmamıştır.
- Türk Siyasetçinin Gönderilerinin Kısıtlanması
Dönemin İçişleri Bakanının 2021 yılının Ocak ayında gerçekleşen Boğaziçi gösterileri sırasında gözaltına alınan öğrenciler hakkında, Twitter’dan paylaştığı gönderilerine erişim kısıtlanmıştır. “LGBT sapkını” ifadesi nedeniyle, nefret davranışı kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle erişimi kısıtlanan ve bu gönderiden sonra aynı ifadeyi ikinci kez kullanan Bakanın, sonraki gönderisinde de erişim kısıtlanmıştır. Gönderide yer alan açıklamaya göre, gönderinin erişime açık kalmasının kamu yararına olabileceği belirtilmiştir. Twitter’ın söz konusu gönderilere erişim kısıtlaması getirmesi, halk arasında yankı bulmuş ve dönemin siyasi tartışmalarının bir parçası haline gelmiştir.
- Web Tugayları ve Linç Kültürü
Büyük teknoloji şirketlerinin platformlarına olan ilginin ve özellikle güvenin azalması yalnızca bu şirketlerin politik reflekslerine dayanmamaktadır. Sosyal medya platformlarında ideolojik propaganda yapma ve bilgi dezenformasyonu yayma görevini üstlenen “web tugayları” 2016 yılında yapılan Amerikan seçimlerinden sonraki dönemde kendilerinden çokça bahsetmiştir. 2018 yılında Twitter tarafından yapılan açıklamaya göre elli binden fazla Rusya bağlantılı hesap 2016 seçimleriyle ilgili otomatik olarak gönderi paylaşmıştır.
Sosyal medya platformlarının ev sahipliğini yaptığı bir diğer unsur da internetin linç kültürü olmuştur. Aynı düşünceye sahip insanların bir araya gelmesini sağlayan kullanıcılar tarafından kimi kişilere yönelik yargısız infaz yapıldığına sıklıkla şahit olmak mümkündür. Bu durum kişinin maddi ve manevi kayıplar yaşamasına sebep olabilmekle birlikte, geri dönüşü olamayacak sonuçlara da sürüklenmesine sebep olabilmektedir.
Twitter ve Facebook CEO’ları, 2020 Amerikan seçimlerinin ele alınması konusunda Amerikan Kongresi önünde ifade vermiştir. Anti-muhafazakar tutum konusunda üyeler tarafından sorulan sorulara ‘’önyargılı karar vermedikleri’’ şeklinde yanıt vermişlerdir.
C. SONUÇ
İçinde bulunduğumuz dijital çağda bireyin, devlet otoritesi yerine büyük teknoloji şirketlerine bağlı kalma tehlikesi mevcuttur[1]. Kimi konularda çoğunluğun kimi konulardaysa azınlığın hassasiyetlerini önceleyen bir anlayışla iletileri sansürleyecek bir platform, vereceği kararlarla sosyal tartışmanın ateşini körükleyebilir veya kullanıcılarına ulusal çapta adil bir tartışma ortamı sunabilir. Yine de unutulmamalıdır ki bu gibi şirketlerin hizmet verdikleri her ülkenin iç hukukunu, kültürünü, hassasiyetlerini, çatışmalarını derinlemesine bilme imkanları yoktur. Dolayısıyla bu gibi sosyal medya platformların genel olarak küresel çapta, bütün platformda uygulanacak kuralları bulunmaktadır ve gelişen olaylar karşısında durumun gerekliliklerine göre tavır aldıkları gözlemlenmektedir.
Her ne kadar dünyaya duyurduğunuz sesinizin, bir şirketin kararlarıyla sansürleniyor olması kulağa adil gelmese de devletlerin kullanacağı sansür araçları da tercih edilebilir olmayacağından; sosyal medya platformlarına ifade özgürlüğü konularında hukuki düzenlemeler yoluyla şekil verilmeye çalışılması yerinde olmayacaktır. Bir devletin iç hukukunda sosyal medya ifadeleri hakkında düzenlemeler yapması kimi zaman devletin ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi sonuçlara da kapı aralayabilecektir. Kullanıcının ifadelerini düzeltmesi zorunda bırakılması, kullandığı bir kelime yüzünden hesabının kapatılması gibi uygulanan yaptırımlar sosyal medya platformların, kullanım şartları kapsamındadır. Ancak sosyal medya platformlarının, kimi ifadeleri; uygunsuz, gayri ahlaki, sakıncalı ya da belli çevreleri rahatsız edici bularak sansürlüyor oluşu bu platformların adil olmadığını göstermez. Çünkü küresel çaptaki büyük teknoloji şirketlerinin, dünyadaki farklı kültürleri tanımasının beklenmesi gerçekçi olmayacaktır. İnsanlar sosyal medya platformlarının uyguladığı kurallardan memnun kalmadıkları takdirde bu platformlardan ayrılmakta özgürdürler.
Sosyal medya platformları kullanıcılarına, milyonlarca insanla iletişim kurabilecekleri sanal ortamlar sunmaktadır. Bu ortamda kullanılan dili ve ifadeleri belirli kıstaslarla sansürleyebilmekte ve kullanıcı hesaplarını platformdan sınırsız süre ile kaldırabilmektedirler. Bu durumda kişiler bir anlamda toplumsal münazaranın parçası olmaktan çıkarılmış olurlar. Ancak bu durum ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğunu gösterir nitelikte değildir. Kullanıcılar, kullanım sözleşmesini kabul ederek platforma ayak basmaktadırlar. Kullanım sözleşmeleri her ne kadar kimi kullanıcılar tarafından “yerinde” bulunmasa da şirketler platformlarının daha geniş kitleler tarafından tercih edilmesini sağlamak için çeşitli kararlar almaktadır. Büyük teknoloji şirketlerinin uygulamalarının tartışılması da hem kullanıcılar için hem de bu gibi platformların, gelecekte devletlerin iç hukuklarıyla karşı karşıya kalabileceği potansiyel çatışmalara karşı, sosyal medya platformları için faydalı olacaktır. En nihayetinde de bir sosyal medya platformunun kullanılabilir olup olmadığına tüketicilerin yani kullanıcıların talepleri karar verecektir.
İfade özgürlüğünün sınırlandığı her alanda belirli bir ideoloji kendini gösterir. Dolayısıyla tartışmanın konusu sosyal medya şirketlerinin vereceği kararların ideolojik bir kökenden geliyor oluşu değil, sosyal medya şirketlerinin verdiği kararlar ve uygulamaları olmalıdır. Bu uygulamalar sonucunda bir devletin iç hukukuna aykırı ve toplumun genelini etkileyen olayların yaşanıyor olması söz konusu değilse sivil bir alan olan sosyal medyanın çeşitli düzenlemeler yoluyla kontrol altına alınmaya çalışılmaması gerekir.
Yararlanılan Kaynaklar
[1] Işık, Alper, Dijital Demokrasi, 1. Baskı, On iki Levha Yayıncılık, 2020, s. 85.
[2] Halliday, Josh. (2012, 22 Mart). Twitter’s Tony Wang: ‘We are the free speech wing of the free speech party’. The Guardian. 15 Mart 2021 tarihinde, https://www.theguardian.com/media/2012/mar/22/twitter-tony-wang-free-speech adresinden erişildi.
[3] Hanania, Richard. (2019, 12 Şubat) It Isn’t Your Imagination: Twitter Treats Conservatives More Harshly Than Liberals. Quillette. 18 Mart 2021 tarihinde, https://quillette.com/2019/02/12/it-isnt-your-imagination-twitter-treats-conservatives-more-harshly-than-liberals/ adresinden erişildi.
[4] Isaac, Mike ve Browning, Kellen. (2020, 11 Kasım). Times,Fact-Checked on Facebook and Twitter, Conservatives Switch Their Apps. The New York Times. 18 Mart 2021 tarihinde, https://www.nytimes.com/2020/11/11/technology/parler-rumble-newsmax.html adresinden erişildi.
[5] Morton, Victor. (2018, 5 Ağustos) Candace Owens mimics N.Y. Times’ Sarah Jeong, gets suspended by Twitter. Washington Times. 15 Mart 2021 tarihinde, https://www.washingtontimes.com/news/2018/aug/5/candace-owens-mimics-sarah-jeong-gets-suspended-tw/ adresinden erişildi.
[6] Sarıkaya, Kübra. (2021, 2 Şubat) Twitter, Süleyman Soylu’nun Tweet’ini ‘Nefret Suçu İşlediği Gerekçesiyle’ Kısıtladı. 15 Mart tarihinde, https://teknosafari.net/twitter-suleyman-soylunun-tweetini-nefret-sucu-isledigi-gerekcesiyle-kisitladi/ adresinden erişildi.
[7] Smith, Aaron. (2018, 28 Haziran) Public Attitudes Toward Technology Companies. Pew Research. 18 Mart 2021 tarihinde, https://www.pewresearch.org/internet/2018/06/28/public-attitudes-toward-technology-companies/?utm_source=adaptivemailer&utm_medium=email&utm_campaign=18-06-28%20views%20of%20tech%20companies&org=982&lvl=100&ite=2793&lea=618395&ctr=0&par=1&trk= adresinden erişildi.
[8] Swaine, Jon. (2018, 20 Ocak). Twitter admits far more Russian bots posted on election than it had disclosed. https://www.theguardian.com/technology/2018/jan/19/twitter-admits-far-more-russian-bots-posted-on-election-than-it-had-disclosed adresinden erişildi.
[9] Troll Factories. nato.int. 15 Mart 2021 tarihinde, https://www.nato.int/nato_static_fl2014/assets/pdf/2020/5/pdf/2005-deepportal2-troll-factories.pdf adresinden erişilmiştir.